Hiperpigmentasyon problemini en genel şekilde, ciltteki bazı bölgelerin diğer cilt bölgelerine nazaran daha koyu bir renk tonuna sahip olması şeklinde açıklayabiliriz. Sağlığa herhangi bir zararı olmayan bu problem sadece estetik açıdan kişiyi rahatsız ediyor. Bu nedenle koyu renk kazanan bölgelerin diğer bölgeler ile aynı renk tonuna sahip olması isteniyor. Buna bağlı olarak tedavi seçenekleri de araştırılıyor.
Öncelikle bu sorunun ciltte biriken fazla melaninden kaynaklı olarak ortaya çıktığını belirtebiliriz. Melanin cildin kahverengi siyah gibi farklı renk tonlarına bürünmesine de yol açabilir. Bunun nedeni ise melanin adlı pigmentin cilde kahverengi tonlarına bir renk kazandırma görevine sahip olmasıdır.
Elbette her durumda mutlaka tedavi uygulanması gerekmiyor. Örneğin sadece akneden kaynaklı olarak ortaya çıkan koyu renklenmeler herhangi bir müdahale yapılmadan, zaman içerisinde hafifleyebiliyor ve bölge yeniden eski renk tonuna sahip olabiliyor.
Bazı durumlarda ise güneşe maruz kalmak ya da farklı nedenlerle renk bozukluğu meydana gelebiliyor. Yani koyu rengin kendi kendine düzelmesi mümkün olmuyor ve dolayısıyla mutlaka bir tedavinin uygulanması gerekiyor. İşte bu durumda da devreye hiperpigmentasyon tedavi seçenekleri giriyor. Bu tedavilerin cerrahi müdahale olmadığını belirtelim.
Ameliyat gibi cilde kesi uygulanarak gerçekleştirilen tedaviler değildir. Sadece cilt yüzeyindeki lekelerin elimine edilmesi hedeflenir. Hangi durumlarda hangi tedavi seçeneklerinin tercih edildiği noktasında sizlere bazı bilgiler aktaralım.
Bu tedavi minimal düzeyde olan renk koyuluğu yani bazı bölgelerde koyulaşma olması durumunda tercih ediliyor. Elbette tedavinin amacı koyu renk bölgelerinin tonunun açılmasını sağlamaktır. Cildin en üst tabakasının son derece hassas bir şekilde çıkartılmasını hedefler.
Bu işlem güneş ışınları nedeniyle oluşan minimal renklenmeler durumunda da uygulanabiliyor. Bazı mikrodermabrazyon prosedürleri kapsamında özel olarak hazırlanan anti-pigment bileşenlerinin de kullanıldığını ve bu bileşenlerin de ciltte oldukça parlak bir etki elde etmeyi sağladığını da söyleyebiliriz.
Bu işlem ise inatçı lekelenmeler söz konusu olduğunda tercih edilen bir yöntemdir. Ciltteki renk farklılığını ortadan kaldırmak için kimyasal peeling işleminin başarılı bir sonuç elde etmeyi sağladığını söyleyebiliriz. Hastanın cilt durumuna ve lekelenmenin derinliğine bağlı olarak kimyasal peelingte glikolik asit, salisilik asit ve TCA tercih edilebilir.
Özellikle derin cilt lekelenmelerinin ortadan kaldırılması gerektiğinde bu işlemin gayet başarılı sonuçlar sağladığını belirtmek mümkündür. Aynı zamanda hızlı bir şekilde netice elde edilmek istendiğinde de rahatlıkla tercih edilebilir. Burada önemli olan husus, söz konusu yöntemin her cilt tipi için uygun olmadığıdır. Şayet son derece hassas bir cilde sahipseniz ya da cildiniz iz oluşumuna müsait bir yapıya sahipse kimyasal peeling dışında daha farklı tedavi seçeneklerinin değerlendirilmesi gerekir.
Kısaca IPL olarak adlandırılan yoğun atımlı ışık tedavisi özellikle güneşe uzun süre maruz kalan ciltler için uygulanıyor. Bir anlamda güneşin neden olduğu cilt koyulaşmalarının ortadan kaldırmak için uygulanan bir yöntem olduğunu belirtebiliriz. Güneşin zararlı ışınları ciltte renk bozukluklarına neden olabilir. Bazı ciltlerde güneş lekeleri çok hafif düzeyde olsa da bazılarında makyaj ile kapatılamayacak kadar koyu ve yoğun bir renklenme meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda yoğun atımlı ışık tedavisi ile sorunun ortadan kaldırılması hedefleniyor.
Bu tedavinin kılcal damar tedavisi olarak da uygulandığını söyleyebiliriz. Kaynağını ışıktan alan bir enerjinin cilde gönderilmesi hedeflenir. Işıktan kaynaklanan bu enerji ciltte mevcut olan renk bozukluklarının teşhis edilmesine ve ciltten uzaklaştırılmasında etkilidir. Tedavinin gerçekleştirilmesinin ardından birkaç gün boyunca koyu renkte olan cilt soyulur. Böylelikle koyu renk bölgeleri de düzelmiş olur.
Pek çok farklı cilt probleminin ortadan kaldırılmasında kullanılan lazer tedavisinin söz konusu problemi gidermek amacıyla da uygulanabildiğini söyleyebiliriz. Özellikle inatçı renk eşitsizlikleri söz konusu olduğunda bu işlem gayet başarılı sonuçlar almayı sağlayabiliyor. Hatta fraksiyonel lazer tedavisinin en etkili ve en yoğun tedavi seçeneklerinden biri olduğunun altını çizebiliriz.
Bu teknikte kullanılan lazer ışınları cilde kontrollü bir şekilde ışınlar gönderir. Bu ışınlar da cildin kendi kendine iyileşme mekanizmasını harekete geçirir. Dolayısıyla bir yandan ciltte lekelenmeler ortadan kalkarken diğer yandan daha taze ve daha genç bir yüz görünümü elde edilir.
Yukarıda sıraladığımız tedaviler başta güneş olmak üzere çeşitli nedenlere maruz kalmaktan kaynaklanan renk koyulaşması durumunda sıklıkla tercih edilen tedavi seçenekleridir. Bununla birlikte hastanın cilt yapısına bağlı olarak daha farklı tedavi seçeneklerinin de değerlendirilebileceğini belirtebiliriz. Aktif bileşenler içeren niasinamid veya soya gibi cilt bakım ürünlerinin kullanıldığı tedaviler de tercih edilebiliyor. Topikal cilt bakım ürünlerinin kombinasyonu ile de başarılı bir sonuç alınması mümkün olabiliyor.
Tedavi planının çeşitli unsurlar göz önünde bulundurularak yapıldığını da belirtmemiz gerekir. Hastanın cilt durumu, pigmentasyonun kapsamı ve ciddiyeti öncelikli olarak değerlendirilen faktörlerdir. Amaç ise en kısa sürede en başarılı sonucu elde etmeyi sağlayacak olan tedavi planının uygulanması oluyor. Bu sayede hastayı da memnun edecek bir tedavi seçeneği uygulanarak ciltte koyulaşma olması sorununun giderilmesi sağlanabiliyor.
Az önce de değindiğimiz gibi hiperpigmentsyon probleminin giderilmesinde farklı tedavi seçenekleri uygulanabilir. Hangi tedavinin tercih edildiğine bağlı olarak işlem süreci de değişebiliyor. Ancak genel olarak uygulama sürecine dair bilinmesi gerekenleri şu şekilde özetleyebiliriz:
Koyu olarak görülen cilt bölgelerinin renginin düzeltilmesi ve diğer cilt bölgeleri ile eşitlenmesi amacıyla gerçekleştirilen bu tedaviler yüz güldüren sonuçlar elde etmeyi sağlıyor. Ancak başarılı bir sonuç alınması, işlem sonrasında bazı hususlara dikkat edilmesi ile de çok yakından ilgilidir. Elbette hangi tedavinin tercih edildiğine göre işlem sonrası yaşanan süreç de değişebiliyor. Bu konuda genel bilgileri sizlere şu şekilde aktarabiliriz:
Hiperpigmentasyon probleminden kurtulmak için siz de randevu talep edebilirsiniz. Basit bir cilt analizi sonrasında size en uygun tedavi seçeneği belirlenir ve derhal tedavi sürecine başlanır. Bu sayede daha eşit bir cilt tonuna sahip olabilir ve cildinizdeki koyulaşmalardan kolaylıkla kurtulabilirsiniz. Daha fazla bilgi ve randevu talepleriniz için bizi hemen arayın.